9031,82%-2,18
34,47% 0,06
36,38% 0,27
2942,82% 0,28
4929,17% 0,00
Cilt Tonunuza Göre Saç Rengi seçmelisiniz...
Cilt alt tonuna uygun saç rengini seçmek, cildi daha sağlıklı ve güzel gösteriyor. Sıcak mıyım yoksa soğuk mu hatta nötr mü? Saçımı sarı renge boyayacağım ama bana yakışır mı? Cildimi solgun göstermeyen kızıl renk hangisi? Sorularının cevaplarını arıyorsanız uzman kuaförlere kulak verin!
Cilt alt tonunuzu bilmeniz saçtan makyaja, kıyafetten takı seçimine kadar birçok konuda işinizi kolaylaştırıyor. Özellikle cilt alt tonuna uygun sarı, kahve ya da kızıl saçı seçmek cildi daha güzel ve sağlıklı gösteriyor. “Bana sarı gitmez ki”, “Bu kızıl rengi beni çok soluk gösterdi” gibi cümleleri içinizden geçiriyor ama ne yapacağınızı bulamıyorsanız Saç Artisti Doğan Çelik’in tavsiyelerine kulak verin.
Cilt alt tonu; sıcak, soğuk ve nötr olmak üzere 3'e ayrılır. Ten renginin beyaz, buğday esmer olması fark etmeden herkesin bir cilt alt tonu vardır. Cilt alt tonunu bulmak için en bilinen ve kolay yol bileklerinizdeki damarların rengine bakmaktır. Eğer ışıkta damarlarınız mavi görünüyorsa, soğuk cilt alt tonuna sahipsiniz demektir. Bu da cildinizdeki pigmentlerin pembe alt tonlu olduğu anlamına gelir. Eğer damarlarınız yeşil ise siz sıcak alt tonuna sahip yani sarı alt tonlu birisiniz. Damarınıza baktığınızda biraz yeşil, biraz mor ve mavi görüyorsanız o halde renginiz nötrdür ve bej alt tonlu olarak adlandırılırsınız.
Beyaz tenliysem bana sarışınlık yakışır, esmersem karamel saç rengi çok güzel görünür gibi bir algının doğru olmadığını belirten Doğan Çelik, “Eğer cilt alt tonunu belirlediyseniz ve cilt alt tonunuz soğuk çıktıysa o zaman cildinizin alt tonunu nötrlemek için küllü sarıları tercih etmelisiniz. Cildiniz soğuk olduğu içinde lame yansımalar olan; küllü sarı, platin, beyaz ve gri vs. renklerin cildinizde yansıması daha sağlıklı olacaktır. Aynı şekilde sıcak alt tonlu olan kadınların dore yansımalı; bal, altın, rose-gold gibi renkler tercih edebilirsiniz” açıklamasında bulundu.
Özellikle saçını kızıl renge boyatmak isteyen kadınların düştüğü en önemli yanlışların başında cilt alt tonuna uygun olmayan kızıl saç renklerini seçmek geliyor. Yanlış kızıl tonlarının kişiyi olduğundan daha yaşlı gösterdiğini belirten Çelik, ”Sıcak alt tonlu içinde turunculuk barındıran kızıllar ve bakır tonlar cilt alt tonu sarı olan kişilere daha iyi yakışacakken, daha kırmızı, bordo ve mor alt tonlu kırmızılar pembe alt tonlu kişilerin cildini daha güzel gösterecektir” dedi.
Kahverengi çoğu insan için en risksiz renk olarak adlandırılsa da farklı alt tonlara sahip kahveler olduğunu belirten Doğan Çelik, “Kahverengi kadınların genelde kaçış olarak tercih ettiği renkler arasında yer alıyor ancak bazı kadınlar kendilerine uymayan kahverengi tonuyla olduğundan daha solgun görünüyor. Soğuk alt tonlu kadınların daha çok buzlu kahveler, soğuk kestane tonları, küllü kumral renkleri tercih etmeleri gerekiyor. Sıcak alt tonluların ise sıcak kahveler, kızıl kestaneler, sarı yansımalı çikolata kahveleri tercih etmeleri ciltlerini daha ışıltılı gösterecektir.
Kış aylarının gelişi ve havanın soğumasıyla kişilerdeki mevcut deri hastalıklarında artış yaşanmasının yanında, soğuk havanın en önemli etkilerinden biri olan terleme ve deride buharlaşma azalmasının neden olduğu cilt kuruluğuna bağlı olarak, deride pul pul dökülme gibi şikâyetlerde artış yaşanıyor.
Sağlıklı bir cilt için önerilerde bulunan Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, cilt tipine ve kullanıldığını alana uygun nemlendirici ürün tercihinden, beslenme önerilerine kadar birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Atopik dermatit olarak tanımlanan allerjik zemindeki ekzema hastalarının şikayetlerinin, kışın artış gösterdiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, ayrıca kontakt dermatit olarak tanımlanan temas ilişkili ekzema görülme riskinin de kış aylarında arttığını belirtti. Özellikle bu deri hastalıklarına sahip kişilerin nemlendirici kullanımına daha fazla özen göstermeleri gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, dermatolog tarafından önerilen bir nemlendirici ürünün, düzenli olarak, günde en az bir kez ve emilimin daha iyi olması nedeni ile özellikle banyo sonrası kullanılması gerektiğini söyledi.
İyi bir nemlendirici ürünün kişinin cilt yapısına uygun olması, cilt üzerinde yağlı ve yapışkan bir his bırakmaması, kolay emilmesi, renksiz ve kokusuz olması gerektiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz şöyle devam etti:
'Yüz, el, ayak ve vücut için kullanılacak nemlendirici ürünlerin farklı özellikler taşıması gerekmektedir. Bu nedenle her bölge için ayrı ürünler tercih edilmelidir. Nemlendirici ürünler su veya yağ bazlı olmalı, kullanılacak alana ve derideki rahatsızlığın türüne göre krem, losyon, merhem veya yağ niteliğinde olabileceği bilinmelidir.”
Deri kuruluğuna ve korunmaya karşı, banyo suyunun ılık olmasının önemli olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, sıcak su ile yapılan banyo sırasında hem saçlı deri hem de vücuttaki kuruluğun arttığını, deride kepeklenme ve kuruluğa bağlı kaşıntıların oluştuğunu belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz şöyle devam etti:
'Duş sırasında deriyi kurutmayan özellikteki bir yıkama ürünü tercih edilmeli, yumuşak bir sünger kullanılmalıdır. Banyo sonrası yumuşak dokulu bir havlu ile kurulandıktan sonra, nemlendirici ürün kullanılıp kıyafetler giyilmelidir. Temizleyici ürün seçimi de hem mevsimsel hem de derinin ihtiyacına göre değişiklik gösterebilmektedir. Yaz aylarında jel formunda kurutucu özelliği ön planda olan bir ürün kullanmak gerekebilirken, kış aylarında köpük veya kremsi yapıdaki bir ürünü tercih etmek gerekebilir. Ayrıca kişinin dermatolojik rahatsızlığı da kullanılacak temizleyici ürünün seçiminde ayrıma neden olur. Akneli bir kişi ile egzeması olan bir kişinin veya cilt lekesi olan biri ile gözenekli cilt yapısına sahip bir kişinin kullanması gereken temizlik ürünü çok farklıdır.'
Derimize dıştan gösterdiğimiz özeni içten de göstermenin önemini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, en temel olan günlük su tüketimine, zamanında üretilen sebze ve meyveler ile beslenmeye, bunlara ek olarak cilt dostu olarak da bilinen omega 3 yağ asitlerinden zengin balık, ceviz, keten tohumu, avokado gibi gıdaların uygun miktarlarda ve sık sık tüketilmesine dikkat çekti.
Kış aylarında en çok sorun yaşanan cilt tipinin kuru ciltler olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, fazla ürün değil cilt tipine uygun az sayıda ürün kullanımını önerirken, cilt tipleri ile ilgili şunları söyledi:
Dengeli beslenmede, vitamin ve protein kullanımının önemine de değinen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, dengeli ve düzenli beslenmenin yanında spor, dengeli ve düzenli uyku, stres, sigara ve alkolden uzak yaşamın, cilt sağlığı için önem taşıyan faktörler olduğunu kaydetti.
Cilt sağlığının korunmasında önemli bir faktör olan güneş koruyucu ürün kullanımına da değinen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, özellikle yaz aylarında önemsenen güneş koruyucu ürün kullanımının, kış mevsiminde güneş maruziyeti durumunda da ihmal edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
'Kış ayları özellikle bazı deri hastalıklarının tedavisi için en uygun zamandır. Başta akne ve cilt lekelerinin tedavisi olmak üzere birçok dermokozmetik uygulama bu dönemde daha güvenli ve etkili bir şekilde yapılabilmektedir. Akne tedavisinde kullanılan soyucu nitelikteki gece ürünleri kış aylarında istenen konsantrasyonda kullanılabilirken, akne skarlarının tedavisine yönelik olarak da birçok uygulama bu dönemde güvenle yapılabilmektedir. Güneş ile tetiklenen veya hormonal faktörlerin etkisi ile gelişen cilt lekelerinin tedavileri, hem renk açıcı ürünlerin kullanımı, hem kimyasal peeling işlemleri hem de diğer leke tedavi yöntemlerinin daha rahat uygulanabilmesi açısından kış dönemi tam bir tedavi dönemidir.'
Kimyasal peeling tedavilerinin bazen varolan bir rahatsızlığın tedavisinde kullanıldığını, bazen de sadece antiaging amaçlı olarak tercih edildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, akne hastalarında gözeneklerin daraltılması, yağ dengesinin sağlanması, sivilcelerin tedavisi veya bazen akneye sekonder gelişen iz ve lekelerin tedavisi amaçlı kullanılabildiğini söyleyerek şöyle devam etti:
'Leke tedavisinde ise hem leke açıcı özelliği hem de evde kullanılan tedavi edici ürünlerin etkinliğini artırması nedeni ile tercih edilir. Aslında kimyasal peeling yöntemleri, hiçbir dermatolojik problemi olmayan kişilerde de derideki matlığın giderilmesi, ölü dokunun arındırılması, ince çizgilerin belirginliğinin azaltılması ve cildin nem dengesinin sağlanması amacı ile hemen her kişinin yılda en az 1 veya 2 seans yaptırması gereken bir işlemdir.